17 Temmuz 2012 Salı

Yıldızları göremiyorsan parlak başka bir şeyler sev.


"Yıldızları göremiyorsan parlak başka bir şeyler sev." Bana böyle dediğin günü hatırlıyorum. Yine şehir ışıkları yüzünden yıldızları görememden yakınıyordum. Böyle bir cevap vereceğini nereden bilebilirdim ki? Normal şartlarda erkekler daha romantik cümleler kurarlardı. Mesela "Yıldızları buradan göremiyorsan seni onlara götüreceğim." demeliydin bana ya da asıl yıldızın ben olduğumu, başka yıldıza gerek olmadığını falan söylemeliydin. Her erkeğin yaptığı gibi sen de karşındaki kızın duymak istediklerini fısıldamalıydın. Neden sen de diğerleri gibi süslü cümlelerle beni kandırmaya çalışmadın ki? Neden güzel birkaç kelimenin gözlerimi bir süreliğine de olsa boyamasına izin vermedin? Nereden bilecektin ki böyle olacağını. "Yıldızları göremiyorsan parlak başka bir şeyler sev." Bu kadar basitti işte. Bu kadar doğal... Eğer o an yapmacık kelimelerle kurduğun köprüyle kalbime ulaşmaya çalışsaydın böyle olmazdı. O köprü belki o an oraya, kalbimin ta derinliklerine ulaşmanı sağlardı ama sonra kırılırdı, yok olup giderdi. Ne de güzel olurdu bir bilsen... Ama sen çiçeklerden yapmacık bir köprü yapıp oraya ulaşmak istemedin. Doğaldın, yapmacıklığı sevmiyordun benim gibi. Olabildiğine içtendin. Kurduğun o sıradan cümleyle kalbime çiçeklerden bir köprü kuramadın. Kurduğun o cümleyle kalbime elmastan bir köprü kurdun sen. Elmas diyorum ya güzelliği için sanma sakın. Elmas dünyanın en sert madenidir. İşte sen, dünyanın en sert madeniyle kalbime ulaşan bir köprü kurdun. Öyle güzel ulaşmıştın ki kalbime, öyle sağlam adımlarla geldin ki... İşte o an aşık oldum sana. O an anladım sevmek ve aşık olmak arasındaki farkı. Sevmek sevgili olmak için yetiyordu. Ben seni seviyorum, sen de beni. Bu yüzden sevgili diyorlardı bize. O gün her zaman oturduğumuz o yer birden değişivermişti sanki. Üzerine oturduğumuz çimenler daha bir yeşermişti. Hemen dibimizdeki şey küçük bir su birikintisi değil de kocaman bir denizdi sanki, hatta okyanus. Suyun hemen dibindeki senin dairenin de bulunduğu aparmanlar da bambaşkaydı. Üzerlerindeki parlak şeyler artık pencerelerinden yansıyan ışıklar değildi. Onlar benim yeni yıldızlarımdı. "Yıldızları göremiyorsan parlak başka bir şeyler sev." demiştin ya işte o gün onları sevdim ben. Parlaklardı, güzellerdi ve en önemlisi de bir tanesinin içinde sen yaşıyordun. Düşünebiliyor musun? Yıldızımın içinde sen yaşıyorsun. O gün o ışıklara bağladım ben ama tabi sana söylemedim. Bir şeylere çok bağlanmama hep kızardın. "Bir şeye bu kadar bağlanma, kaybedersen çok üzülürsün." derdin. Haklıydın, ne diyebilirdim ki? Sen her zaman haklıydın, beni bırakıp gittiğinde bunu bir kez daha anlamıştım. Bir şeylere çok bağlanmamam gerektiğini, bir gün kaybedersem canımın ne kadar çok yanacağını o gün bir kez daha kanıtlamıştın bana. "Beni artık sevmediğinde sakın yalan söyleme, sakın aldatma; gel ve beni artık sevmediğini söyle." demiştim. Ne kadar dürüst olduğunu biliyordum. Ben bunları söylemesem bile bana yalan söylemeyeceğini biliyordum. Yine de söyledim işte... Bir gün o an geldi. Senin için de zordu, biliyordum. Beni artık sevgilin olarak sevmesen de bir insan olarak ne kadar çok sevdiğini biliyordum. İşte bu yüzden seviyordum ya seni... Yüzüne baktığımda içini görüyordum adeta. Ruhunun en derinliklerinde ne hissettiğini anlayabiliyordum. Bana hiç yalan söylemediğini de biliyordum ve bu yüzden seni daha da çok seviyordum. Dürüsttün, karşıma geçip her şeyi üzüleceğimi bilsen de söylüyordun ve ben bu  yüzden seni bir kez daha seviyordum. Öyle iyiydin, öyle güzeldin ki seni, beni artık sevmediğini söylediğinde de seviyordum. Utanıyordun resmen, gözlerini kaçırıyordun. Sanki beni artık sevmemek senin suçunmuş gibi yüzüme bakamıyordun. Belki de gözyaşlarımı görmek istemediğin için gözlerini kaçırıyordun benden. Beni artık sevmemek senin suçun değildi ki... Duygularını kontrol edemez insan, sen de edememiştin. Seni öyle çok seviyordum ki... Ayrılırken bile en sevdiğim özelliğinle, dürüstlüğünle yapmıştın bunu. Benden ayrılırken seni bir kez daha sevdim.

Şimdi yine evinin karşısındaki çimenlerde oturuyorum. Önümdeki su birikintisi artık okyanus ya da deniz değil. Su birikintisi işte, basit sıradan bir su birikintisi. Başımı gökyüzüne kaldırdım ve yine yıldızları göremedim. Benim yıldızları görememem onların orada  olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Onlar orada bir yerlerde yine parlıyorlar. Gözlerimi senin pencerene çevirdim. Bir kız durdu pencerenin önünde, dışarıyı seyrediyordu. Işıklar çok parlaktı, biraz mesafe de vardı. Yüzünü göremiyordum ama gölgesinden anlıyordum, güzel bir kızdı. Sonra sen göründün. Kızın yanağına ufak bir öpücük kondurdun. Gözlerimden bir damla yaş süzüldü yavaşça. Sonra bir tane daha, sonra bir tane daha... Gözyaşlarımı ellerimle sildim ve gökyüzüne baktım. Yıldızları hâlâ göremiyordum ama onlar orada bir yerlerde parlıyorlardı. Bakışlarımı tekrar pencerene yönelttiğimde orada değildiniz. Sen hâlâ bir yerlerde parlıyordun ama ben seni göremiyordum. Benim seni görememem senin bir yerlerde parladığın gerçeğini değiştirmezdi ki. Durup düşündüm ve seni bir kez daha sevdim.

---

Hikaye tarzında şeyler yazmayı severim. RPG yaptığım için başkalarının karakterine bürünüp yazılar yazmayı da seviyorum. Bazen bir fotoğraf görüyorum ve bir hikayesi olsa ne kadar güzel olurdu diye düşünüyorum. İşte bu da öyle bir yazı. En baştaki fotoğrafı gördüğümde çok hoşuma gitti ve one-shot tarzında bir şeyler yazmak istedim. Hikayedeki kızı çok sevdim. Kız, çocuğu öyle çok seviyordu ki çocuğu da çok sevdim. Böyle şeyler yazarım arada. İnsanlar çok okudu yazdıklarımı ama siz okumamıştınız. Bir başlangıç oldu böylece.

6 yorum:

  1. Vovv çok beğendim yazını(: böyle şeyleri okumayı severim diğer yazılarını paylaşmalısın ben de bir ara yazardım ama artık pek yazmıyorum pek değil hiç aslında :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim artık arada yazmayı düşünüyorum böyle one-shot da olsa bir şeyler.. ^^

      Sil
  2. Çok güzelmiş beğendim yazını bende demiştim eğer bir gün ayrılmak istersen telefonda yapma gelip suratıma söyle geldi söyledi buluşma yerine kolunda bir tane kızla geldi bana ayrılmak istediğini söylerken kız uzaktan bizi izliyordu üzülme dedi böyle olacağını biliyordun ben hiçbir şey bilemedim 7 senenin sonunda...
    Neyse ellerine sağlık duygulandım okuyunca çok güzel bir yazı olmuş

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim...
      Umarım mutlu olursun ve üzüldüğün anları unutursun.

      Sil
  3. Kalemini çok beğendim,blogunu arada karıştıracağım. Ellerine sağlık. ^^

    YanıtlaSil